Çerkes Kültürü
Anadile Saygı Günü
21 Şubat, ‘Dünya Anadil Günü’dür; anadile saygı günü… UNESCO (Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü) 1999 yılında bu günü, kültürel çeşitliliği ve çokdilliliği desteklemek için kabul ve ilan etmiştir. Hiç kuşku yok ki dil, insanoğlunun en büyük keşfidir. Sesin söze, sözün cümleye dizilerek anlatıya dönüşmesi ve nihayet harflere dökülüp yazılı hale gelerek mükemmelleşmesi epeyce uzun bir yolculuktur. Her toplum bu uzun yolculuğu tamamlayıp bir dil yaratmıştır. Her dil ait olduğu toplumun belleğidir, bilgeliğidir, özgürlüğüdür.
Gelenek, Din, Demokrasi ve Biz
Kabardey-Balkar Cumhuriyeti’nde giderek artan radikal dinci terör saldırıları kadar, KBC Yönetimi’nin sorunu eski gelenekler üzerinden ve ‘sivil savunma komiteleri’ yoluyla çözme arayışı da sorgulanmaya muhtaç gözüküyor. ‘Dini kimlik’ ile ‘milli kimlik’i karşı karşıya getirecek böylesi bir yöntemin daha büyük iç çatışmalara yolaçma riski bir yana, belki de asıl üzerinde durmamız gereken, bunun ‘demokrasi ve hukuk’ bakımından ne anlam taşıdığıdır. Hatta vizörü daha da genişleterek, bireysel ve toplumsal yaşam algımızda gelenek, din, demokrasi ve hukuk kavramlarının ne ifade ettiğini ve nasıl önceliklendiğini tartışmak gerekir kanısındayım.
Çerkesler Kimlikleriyle Hep Didişecek
Ajans Kafkas’ın düşünce turuna konuk olan Demokratik Çerkes Platformu sözcüsü Sezai Babakuş, Çerkeslerin kimlik arayışındaki bunalıma dikkat çekerken gerek etnik, siyasal ve dinsel tanımlamalar gerekse diasporada dayatılan etiketler nedeniyle ‘ben Çerkes’in’ derken hep kimlikleriyle didişme içinde yaşayacağını söylüyor. Babakuş’un Kafkasya’nın da etnik tanım olamayacağına dair itirazları var… İşte Babakuş’la düşünce turu… BİRİNCİ BÖLÜM: KİMLİK Sizi kendi ağzınızdan tanıyabilir miyiz? Apsuwa’yım. Hendek doğumluyum. İlk ve orta öğrenimimden sonra gazetecilik okudum. O zamanlar İstanbul İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’ne bağlı bir gazetecilik bölümü vardı, onu bitirdim.
Kur Edebiyatı ya da Flörtün Çerkescesi
Çerkesler’de diğer kültürlerden farklı, kur ve flörtü edebileştiren bir gelenek var. Abhazların 'alaf', Adige ve Kabartayların 'psetluh' dedikleri bu tanışma, kur ve flört geleneğinin en önemli özelliği hem erkeklerde hem kızlarda kıvrak zeka, keskin mizah ve güzel konuşmayı gerektiriyor.
Sesleri ve Renkleri Solan Bir Halk: Çerkesler
Atları rüzgar kanatlıydı Kafkasya’da yüzyıllardır biriktirdikleri öyküleri vardı. Kafkas Dağları’nın hırçın doruklarından Karadeniz’in nazlı koylarına at koştururlardı. Atları rüzgar kanatlı, okları şimşek uçlu, kamaları gümüş kakmalıydı. Onlar Çerkesti, Abhazdı, Adigeydi, Ubıhtı, Kabartaydı. Onlar Nartlar’dı. Güneş’ten ateş çalan da onlardı, sular ülkesinden deniz kızını kaçıran da onlar. Kahramandılar ama kızkardeşleri Setenay için ağlayabilirlerdi. Mağrurdular ama karınlarını doyurmak için avladıkları ceylandan özür dileyebilirlerdi. Özgürdüler ve özgürlük tutkuları sabah dualarına “Tanrı herkesi özgür ve mutlu kılsın.