Abhaz Derneği Genel Kurul Konuşması
2012-06-03
Sayın Divan Heyeti, Saygıdeğer Büyükler, Sevgili Dostlar…
Kritik bir süreçte gerçekleştirdiğimiz bu genel kurulun toplumumuza hayırlı olmasını diliyorum.
Evet, hem diyasporada yaşayan bizler için hem de anavatanda yaşayan tüm kardeşlerimiz için, varoluşumuzu korumak ve geleceğe taşımak bakımından çok kritik bir süreçten geçiyoruz. Zira, uluslararası güçlerin üzerimize kurdukları oyunların giderek keskinleştiği, çetrefilleştiği bir dönemden geçiyoruz.
Hepimiz uzak ve yakın tarihimizi gayet iyi biliyoruz. 20 yıl önce vatanımıza göz koyan Gürcistan’ın hunhar saldırısını, nice bedeller ödeyerek verdiğimiz kurtuluş savaşımızı hepimiz dün gibi hatırlıyoruz. Sonrasında nice yeni saldırılara göğüs gererek anavatanımızın özgürlüğüne nasıl sahip çıktığımızı, nihayet bu özgürlüğü nasıl 2008’de tanınan bir bağımsızlığa dönüştürdüğümüzü hepimiz biliyoruz. Bütün bunları kardeş Kafkas halklarıyla omuz omuza, anavatanıyla diyasporasıyla birlik içinde başardık. Dişimizle tırnağımızla, canımızla kanımızla savaştık ve bugünlere ulaştık. Ama savaş bitmedi…
Bugün savaş, bölgede stratjik hesabı olan Amerika’nın doğrudan dahli ile çok daha üst düzeyde devam ediyor. 20 yıl önce bize saldıran güç Gürcü şövenizmiydi, bugünse bu şövenizme Amerıkan yayılmacılığı da eklenmiştir. Evet, bugün sıcak bir çatışma yoktur. Ama çok daha tehlikeli, riskli ve sinsi bir savaş devam etmektedir. Bölgemiz artık yerel çatışma alanı olmaktan öte, uluslararası bir savaşın merkezi haline gelmiştir. Düşmanımız artık, Abhazya’yı ve G. Osetya’yı ilhak etmek isteyen Gürcistan ile Gürcistan üzerinden bütün Kafkasya’yı Rusya’ya karşı kullanmak isteyen Amerika’dır. Bu uluslararası şer ittifakı, bugün, sahip olduğumuz en büyük ve en değerli güçümüz olan birliğimizi hedef almaktadır. Silahla bizi dize getiremeyen bu güç bugün ince siyasetle ruhumuzu ele geçirmek çabasındadır. İşte bu yüzden, bugün karşı karşıya olduğumuz tehdit dünkünden daha büyük ve daha tehlikelidir. Mücadelemiz daha çetindir…
Genel kurulun saygıdeğer katılımcıları,
Derneğimizin 1 Kasım 2009 tarihinde gerçekleşen genel kurulunu pekçoğunuz hatırlıyordur. İster iyiniyetli bir girişim, ister siyasi öngörüsüzlüğün tezahürü olarak değerlendirelim, o genel kurulda, birçoğumuzun karşı çıkmasına rağmen ayrılık fitili ateşlendi. Derneğimiz, kurucusu olduğu Kaf-Fed’den koparılarak Abhaz-Fed adıyla ayrı bir örgütlenmenin yüklenicisi yapıldı.
O günlerde biz burada kendi kısır çekişmelerimizle cebelleşirken, aynı tarihlerde Amerikalı stratejistler (siyaset ve toplum bilimciler) Tiflis’te Gürcistan yöneticileriyle oturup, 2008 Ağustos’unda olup bitenler üzerine (yani, Gürcistan’ın G. Osetya’ya saldırısı, Rusya’nın sert askeri müdahalesi ve Abhazya ile G. Osetya’nın bağımsızlığını tanıyan siyasi adımı üzerine) yeni stratejilerini belirliyorlardı.
Gürcistan açısından kısa vadede Abhazya ve G. Osetya’nın askeri güçle ilhak edilemeyeceği anlaşılmıştı. İşte yeni strateji bu realite üzerine kurulacaktı: Abhazya ve Osetya, entegre olduğu Kuzey Kafkasya’dan yalıtılacak, yalnızlaştırılacak ve uzun vadede Gürcistan’a mecbur bırakılacaktı. Amerika için ise daha büyük bir hedef vardı; tüm Kuzey Kafkasya’yı Rusya’ya karşı konumlandırmak.
Sonuç olarak Amerika ve Gürcistan, başta Adigeler olmak üzere diğer Kuzey Kafkas halklarını Rusya, Abhazya ve Osetya aleyhine kazanmak üzere ittifak ettiler ve yeni oyun planlarını uygulamaya koyuldular. Elbette diyasporayı da unutmamışlardı; özellikle Abhazya açısından büyük önem taşıyan Abaza-Adige diyasporasını bölerek güçsüzleştirmek, yanısıra zaten dipten dibe kıpırdaşan Rusya düşmanlığını körüklemek…
ABD-Gürcistan ittifakının bu yeni planı uygulamak için kullanacakları malzemeler de hazırdı; 21 Mayıs sürgünü ve ‘soykırımı’, 2014’de Soçi’de ‘şehitlerimizin kemikleri üzerinde’ yapılacak kış olimpiyatları… Bir de, az ya da çok hepimizin içinde çöreklenmiş bulunan yüksek ego’larımız…
Evet, bu iki uçlu hain bir plandır. Bir taraftan Abhazya’yı 1993’de zafere-özgürlüğe ulaştıran ve 2008’de bağımsızlığa taşıyan birliğimizi hedef almıştır, diğer taraftan ise Kafkasya’yı tarihi düşmanlıklar üzerinden Rusya ile yeniden açık bir çatışmaya sürüklemek istemektedir. Evet, düşmanımız en büyük gücümüzün birlik olduğunu görmüş, bizi bölüp güçsüzleştirmek ve kendi çıkar hesaplarına alet etmek üzere sarmal bir plan yapmıştır. Bugün bu sinsi-yıkıcı planın saldırısı altındayız.
Ne acıdır ki, üzerimize kurulan bu hain plan 2009’dan buyana adım adım işlemektedir. Hem de, bilerek ya da bilmeyerek, içimizden pekçok insanın desteğiyle…
İster siyasi öngörüsüzlüğümüzden ya da basiretsizliğimizden olsun, ister kişisel anlaşmazlıklarımızdan ya da ego yarıştırmalarımızdan olsun, Kuzey Kafkas halklarının birliğine ve özellikle de Adige-Abaza kardeşliğine karşı atacağımız her adım, takınacağımız her tutum, sarfedeceğimiz her söz düşmanlarımızın ekmeğine yağ sürmekten öte bir anlam taşımamaktadır. Tüm olup bitenleri bu yalın gerçek üzerinden değerlendirmeliyiz…
Belki pekçoğumuz 2009’da bu derneğin genel kurulunda atılan ayrı federasyon adımının ne anlama geldiğini o zaman pek farkedemedik. Ama artık tüm çıplaklığı ile görüyoruz ki, bölünmek bize fayda değil zarar vermektedir. Bölünmek düşmanlarımızın işine yaramaktadır.
Ayrı bir federasyon kurarak sadece Abhazlarla Adigelerin arasını açmadık, Abazaları kendi içinde pekçok parçaya böldük, Adigelerin de kendi içinde bölünmelerine vesile olduk. Bölünmek böyledir, başladı mı sonu gelmez. İkiye böldünüz diye durmaz, her parça yeniden ve yeniden bölünür. Böyle olmuştur. Ve biz yeniden birlik bayrağını yükseltemezsek, yeniden birlik olma basiretini gösteremezsek parçalanma daha da artacaktır.
Kısa süre önce, tüm Kuzey Kafkasyalılar için tarihi bir trajedi günü olan 21 Mayıs anmamız vardı. Bırakalım herşeyi, sadece bu anma gününde ortaya koyduğumuz parçalanmışlık hali bile ne durumda olduğumuzu ortaya koymaktadır.
Bugün karşı karşıya olduğumuz bu parçalanma hiç kuşku yok ki kendi kendimize ürettiğimiz bir hastalık değildir. Bu, Amerikan-Gürcü ittifakının içimize zerkettiği bir zehirdir. Bu güçlü bir zehirdir. Öyle güçlü ki, 1992-93 savaşında Abhazya için canını esirgemeyen Adige kardeşlerimizden bazılarının bugün Gürcistan’la saf tutacak kadar akıllarını başlarından almaktadır. Öyle ki, İbrahim Yağan gibi bir savaş kahramanımızı Tiflis’te, Anaklia’da Gürcü oyunlarına figüran yapmaktadır…
Bu ayrılık zehrini, tüm bünyemizi istila etmeden içimizden söküp atmalıyız.
Sevinerek belirtmeliyim ki, Abhazya yönetimi ABD-Gürcistan ittifakının bu komplosuna karşı daha etkin mücadele başlatmıştır. Adigeler, Wubıhlar ve diğer Kafkas halklarıyla ortak tarihi acımız olan 21 Mayıs bu yıl Sohum’da 90’lardaki gibi birlik teması öne çıkarılarak anılmış ve hemen akabinde Abhazya savaşının sevk ve idaresinde büyük rol almış rahmetli Sultan Sosnaliev’in doğumgünü vesilesiyle Abhazya’dan en üst düzeyde kalabalık bir heyet Kabardey-Balkar’ı ziyaret ederek birlik ve kardeşlik ruhunu güçlendirmişitir. Hiç kuşku yok ki Abhazya Adigelerle birliğini ve dayanışmasını yeniden güçlendirmek üzere önümüzdeki günlerde başkaca adımlar da atacaktır.
Birlik meselesi anavatanıyla diyasporasıyla hepimizin ortak meselesidir. Hepimiz elimizden geldiği kadar bu uğurda çaba göstermeli ve ayrışmaya ‘dur’ demeliyiz. Biz de bugün, üç yıl önce burada attığımız yanlış adımı düzelterek bu gidişe dur diyebiliriz. Dün bilerek ya da bilmeyerek başlattığımız ayrılığı bugün geri döndürebiliriz. Bizim bugün burada atacağımız küçük bir yeniden birlik adımı, hiç kuşkunuz olmasın, düşmanlarımızın oyununu bozacak büyük bir yeniden birlik gücüne dönüşecektir.
Aklımla ve kalbimle, biran önce bu iki federasyonun, yani Kaf-Fed ile Abhaz-Fed’in yeniden tek federasyon çatısı altında birleşmesini ve Adigelerle Abazaların daha önce olduğu üzere tek çatı altında birlik olmalarını diliyorum. Ama bunun bir süreç gerektirdiğini de bilebilmekteyim. Nasıl ayrılık adım adım oluşturulduysa yeniden birlik de adım adım kurulabilir. Ve nasıl ayrılık ateşi üç yıl önce bu çatıda alevlendirildiyse, şimdi yeniden birlik bayrağı da buradan yükseltilebilir.
Bu amaçla bugün burada, bu genel kurulda, derneğimizin kurucusu olduğu Kaf-Fed’e yeniden üye olması konusunun gündeme alınmasını öneriyor, genel kurulun bu yönde karar alasını ümit ediyorum. Böylece iki federasyonun birleşmesi yolunda ilk adımı, bugün burada atabiliriz. Yarınlarımız için bu iradeyi bugün gösterebiliriz. Göstermeliyiz…
Kurtlar, çakallar, sırtlanlar etrafımızda. Mademki düşmanlarımız bizi bölmek-parçalamak üzerine bir komplo içindedir, bizim için tek yol inadına birliği korumak ve savunmaktır. Unutmayalım, sahip olduğumuz en değerli silahımız birlik’tir. Bu silaha sıkı sıkıya sarılalım ve hep dolu tutalım.
Bu düşüncelerle genel kurulu saygıyla selamlıyor, toplumumuzun geleceği için en doğru kararı vereceğine inancımı ifade etmek istiyorum.
İstanbul Abhaz Derneği Genel Kurulu’nda yapılan konuşma