İnsan Hakları
Öfke ve Nefret
Organize nefretin son kurbanı Hrant Dink’tir. Hrant, kimlik üzerinden yaratılmış bir nefretin, ya da, nefret üzerinden yaratılmış bir kimliğin kurbanı oldu...
‘Öteki’lerin Buluşması...
Geçen hafta, Türkiye’nin yüz yıllık ulus-devlet serüveninde yok sayılan, bastırılan, mağdur edilen, ezilen, zulüm edilen, dışlanan, hakları gaspedilen, kıyıma ve asimilasyona uğrayan... velhasılı öteki’leştirilen halkların ve dinlerin temsilcilerini buluşturan tarihi bir toplantı yapıldı; Adığe’si, Abaza’sı, Ubıh’ı, Oset’i, Çeçen’i, Laz’ı, Ermeni’si, Süryani’si, Yahudi’si, Kürt’ü, Zaza’sı, Arap’ı, Gürcü’sü biraraya gelip varoluş sorunlarımızı konuştuk ve gelecek için beklentilerimizi ortaya koyduk.
Yeni Anayasa İçin Öneriler
KAFFED Anayasa Çalışma Grubu’na, Yeni anayasa ile ilgili öncelikli beklentim, bunun; “Türkiye, birbirinden farklı etnik, dinsel (ve mezhepsel), kültürel, siyasal, sosyal ve sınıfsal toplulukların-kimliklerin oluşturduğu ve yaşadığı bir ülkedir. Hangi kimliğe-topluluğa mensup olursa olsun, herkes özgürdür ve eşit haklara sahiptir” genel kabulü üzerine bina edilmesidir. İlaveten, öncelikli bulduğum tamamlayıcı vurgular şöyledir; “Hiçbir birey ve hiçbir etnik-kültürel veya dinsel (ve mezhepsel) kimlik, hiçbir düşünce, hiçbir sosyal-siyasal zümre bir diğerinden üstün ya da öncelikli değildir.
Çerkeslerin Talepleri
Prof.Dr. Ayhan Kaya tarafından yürütülen "Türkiye’de Eşit Yurttaşlık Alanında Çerkeslerin Talepleri: Siyasal Katılımın Kurumsallaştırılması" projesi kapsamında Sezai Babakuş ile gerçekleştirilen mülakat metni Egitim 1. Kendi kişisel geçmişinize baktığınızda ilkokuldan buyana eğitim alanında nasıl bir muamele ile karsılastıgınızı anlatırmısınız. Eğitim süreciniz eşitlikçi mi, ayrımcı mı, yoksa hoşgörüye dayalı bir süreç olarak yaşandı? Sakarya’nın Hendek ilçesine bağlı, nüfusun tamamı Abhaz (Abaza) olan bir köyde doğdum. İlk duyduğum ve öğrendiğim dil anadilim olan Abhazca’dır; ninniler, masallar, fıkralar, özlü sözler, gündelik yaşam diyalogları hep Abhazca’dır.
8 Mart, 12 Mart vs
8 Mart, biz erkekler için en zor gündür. Ne yapacağımızı, ne diyeceğimizi, nasıl davranacağımızı şaşırırız. İktidardan düşmüş hükümet, emekliye sevk edilmiş general, açığa alınmış bürokrat gibi afallarız. 8 Mart’ın kadınlar günü olduğunu biliriz, biliriz de ne halt edeceğimizi bilemeyiz. Dilimiz tutulur, elimiz-ayağımız uyuşur, aciz bir sırıtışla ahmak ahmak dolanırız ortalıkta. Bu kez bu rolü aşmaya kararlıyım… Önce kişisel hesaba değineyim; hayatım boyunca üzdüğüm, kırdığım, ağlattığım, kızdırdığım, küstürdüğüm, kaygılandırdığım, hayal kırıklığına uğrattığım, güvenini suistimal ettiğim, yalan söylediğim, kandırdığım, hoyrat davrandığım, zarar verdiğim, acı çektirdiğim….
Anadile Saygı Günü
21 Şubat, ‘Dünya Anadil Günü’dür; anadile saygı günü… UNESCO (Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü) 1999 yılında bu günü, kültürel çeşitliliği ve çokdilliliği desteklemek için kabul ve ilan etmiştir. Hiç kuşku yok ki dil, insanoğlunun en büyük keşfidir. Sesin söze, sözün cümleye dizilerek anlatıya dönüşmesi ve nihayet harflere dökülüp yazılı hale gelerek mükemmelleşmesi epeyce uzun bir yolculuktur. Her toplum bu uzun yolculuğu tamamlayıp bir dil yaratmıştır. Her dil ait olduğu toplumun belleğidir, bilgeliğidir, özgürlüğüdür.
Gelenek, Din, Demokrasi ve Biz
Kabardey-Balkar Cumhuriyeti’nde giderek artan radikal dinci terör saldırıları kadar, KBC Yönetimi’nin sorunu eski gelenekler üzerinden ve ‘sivil savunma komiteleri’ yoluyla çözme arayışı da sorgulanmaya muhtaç gözüküyor. ‘Dini kimlik’ ile ‘milli kimlik’i karşı karşıya getirecek böylesi bir yöntemin daha büyük iç çatışmalara yolaçma riski bir yana, belki de asıl üzerinde durmamız gereken, bunun ‘demokrasi ve hukuk’ bakımından ne anlam taşıdığıdır. Hatta vizörü daha da genişleterek, bireysel ve toplumsal yaşam algımızda gelenek, din, demokrasi ve hukuk kavramlarının ne ifade ettiğini ve nasıl önceliklendiğini tartışmak gerekir kanısındayım.
1 Eylül Dünya Barış Günü'nde Bir Kimlikten Diğerine Barış Çağrısı
Ey sen, öteki kimlik!.. Aynı bedeni, aynı aklı-yüreği ve aynı ruhu paylaştığım rakibim!.. Yıllardır birbirimizle savaştık, çatıştık, didiştik. Bazen şartlar senden yana oldu üstünlük kurdun, bazen şans bana güldü seni köşeye sıkıştırdım. Ama ikimiz de zafer kazanamadık. Bence bu savaşın sonu yok ve kazananı olmayacak. Çatışma ikimizi de yiyip bitiriyor. Tek çare birbirimizi kabullenip birlikte yaşamak. 2010’un 1 Eylül’ünde yani tam da dünya barış gününde sana barış elimi uzatıyorum ve ateşkes çağrısı yapıyorum.
Hakları Gaspedilmiş Halklar Örgütü
27-30 Mayıs (2010) tarihlerinde Roma’da UNPO’nun genel kurulu vardı, bizi yakinen ilgilendiren bir toplantı. Nedir UNPO?.. İngilizcesiyle The Unrepresented Nations and Peoples Organization, Türkçesiyle Temsil Edilmeyen Milletler ve Halklar Örgütü. Yani, siyasi ve hukuki varlıkları tanınmamış, uluslararası sistemde temsil hakkı bulamamış halkların ve milletlerin sözcülüğünü yapmayı, haklarını savunmayı amaçlayan bir örgüt. Kısaca, hakları gaspedilmiş halklar örgütü… Bugün yeryüzünde yaklaşık yedi bin ayrı halk yaşıyor (tam olarak 6.909). Dilleri, kültürleri farklı yedi bin ayrı etnik kimlik… Kiminin nüfusu yüzler kadar az kiminin ise yüzmilyonlar kadar çok.