Kaf Dağının Ardındaki Masal Ülkesi Abhazya

2013-01-20

Apsını ‘Canlar ülkesi’ Abhazların ülkelerine verdikleri isim; Abhazlar’ın kendileri verdikleri isim ise ‘Apsuva’ yani ‘Canlar’

Abhazlar hakkındaki ilk bilgi onlardan ‘Abeşla’ diye bahseden M.Ö: 12. yüzyıla ait Asur belgelerinde geçiyor. M.Ö.1.ve 2. yüzyıllarda ise ‘Apsil’ ve ‘Abazg’ adıyla anılmışlardır.

M.Ö. 6. yüzyıldan itibaren Miletli Grekler sahilde bugünkü Sohum ve Oçamçıra kentleri yakınlarında koloniler kurmuşlardır.

Abhaz halkının tarihi Antik Yunan kaynaklarından izlenebilmektedir. Antik Grekler, ayrım yapmadan Doğu Karadeniz kıyılarında yaşayan herkese ‘COLCHIS’ demişlerdir. Tarihçi Strabo’ya göre M.Ö. 1.yy da Abhazya’nın sınırları bugünkü Pitsunda kentinin bulunduğu yerden, Trabzon’a kadar uzanmaktaydı. Hekataios (M.Ö.500) Heniokhai’yi (Wubıh Yurdu) Abhazya’nın sınırları içinde göstermektedir. tarihi çok eskilere dayanır. Abhaz Karyanda ise (M.Ö. 500) Akhaioi (Achaenos) olarak belirttiği toplumu ve bölgeyi yine Abhazya ile çakıştırmaktadır.

Abhaz Krallığı bugünkü batı Gürcistan’ı da içine alan bir genişliğe ulaşmıştır. Bu durum 200 yıl sürmüştür. Bu dönem Abhaz Kralı 3.Bagrat’in Gürcü tahtına çikarak iki devleti birleştirdiği tarihe kadar sürmüştür. 790-975 tarihleri arasında ‘Abhazia’ adı, bütün Gürcistan’a verilen ad olarak kalmıştır. 13.yy’da Moğolların batıya yürüyerek Selçuklu devletini yıkmaları sonucu Gürcistan’ın özellikle doğu ve orta kısmı Moğolların eline geçmiştir. Tiflis yakılıp yıkılmış, Moğol vahşetinden kaçan Gürcüler batıda yoğunlaşmıştır. Bu olaylar sonucu devlet yönetimi çökmüş eskiden olduğu gibi yine Abhaz ve Gürcü prenslikleri olarak ikiye bölünmüştür.

1500- 1800 yılları arası 300 yıl Türk – Abhaz ilişkilerinin en yoğun yaşandığı dönem olarak tarihte yer almaktadır. Abhazya’da Osmanlı egemenliği Rus saldırıları sonucu 1810’da sona ermiştir. Bu dönemde Abhaz nüfusunun büyük çoğunluğu İslamiyeti kabul etmiştir. Bu tarihten itibaren Rus – Abhaz savaşları başlamaktadır. 1864’te biten Rus- Kafkas savaşları, bütün Kafkasya’da olduğu gibi Abhazya’ya da büyük felaketler getirmiştir. Bu dönemde Abhaz tahtında bulunan ve Rus ordularında generallik yapmış olan Çaçba Hamid (Mikhail Şervaşidze) 11-12 Mayıs 1864’deki intihar savaşlarını engelleyememiştir. Felaket, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşıyla büyümüş ve Abhazya tarihinin en büyük nüfus kaybına ve kıyımına sahne olmuştur. Ülkede bugün yaşayan Abhazlar 120 bin civarındadır. Türkiye’de yaşayan Kuzey Kafkasyalıların 500 bin kadarının Abhaz kökenli olduğu dikkate alındığında, bu trajik sürgünün boyutları açıkça gözler önüne serilecektir.

Göç ederken Karadeniz’e binlerce insan bırakan Abhazlar uzun yıllar balık yememişler.

1917 Ekim devriminden sonra 1921’de Lenin tarafından Cumhuriyet statüsü verilmiş, 1931’de Stalin tarafından geri alınarak Gürcistan’a bağlı geniş Otonom bir devlet haline getirilmiştir.

Sovyetler birliği 1991 yılında dağıldığı zaman Abhazya 1921 Anayasasına geri dönmüş ve Gürcistan’a bağlayan hukuksal bir yapı kalmamıştır. ama yinede bu ayrılık maalesef savaşla neticelenmiş 13 aylık bir savaşın sonunda 1993 yılında savaşı kazanarak bağımsızlığını ilan etmiştir. Bundan sonraki süreçte 2008 e kadar Rusya’nın ağır ambargosuyla karşılaşmış, Rusya’nın güney Osetya’ya müdahalesinden sonrada bağımsızlığı Ruslar tarafından tanınmıştır. Halen dünyada altı ülke tarafından tanınmaktadır.

Abhazlar Kafkas (beyaz) ırkından olan dünyanın Antik halklarından ve Anadolu yaşamış bazı kavimlerle akraba olan bir millettir. Hattiler, Luwiler Aşuwa lar gibi.Hitit dilinde yüzlerce Abhazca(apsua)kelime vardır. M.Ö 3000’nin sonunda yazılan, Turçaninov tarafından bulunan Maykop taşı Abhazca yazılmıştır.

Abhazlar giyim kuşamları, davranışları, konuşmaları, hayata bakış açıları kafalardaki ‘köylü’ imajına uymadığı için yabancıları hep şaşırtıyor. Dışa açık yapıları, güçlü hitabetleri girdikleri her ortamda öne çıkmalarını sağlıyor. Bu topraklara yerleştiklerinden bu yana hiçbir zaman toplumun kıyısında köşesinde kalmadılar.

Nerede nasıl davranılacağını belirleyen ‘Apsuvara’ kuralları davranışlarına törensel bir hava veriyor.İçeri biri girdiğinde herkes ayağa kalkıyor, hal hatır sorarken ayağa kalkmak en azından hafifçe doğrulmak gerekiyor. Küçüklerin büyüklere hal hatır sorması ayıp sayılıyor.

Konuk olduğunuz bir evden yemek yemeden ayrılmanız imkansız. Evlilik ve aile içindeki katı kurallar Anadolu’da yaygın olan ‘Abhazdan kız alacaksın kız vermeyeceksin’ sözünü haklı çıkarırcasına katı. Yeni gelin kayınpederi ve eşinin yaşlı akrabaları ile saygı gereği konuşmuyor. Babanın başkalarının yanında eşine ve çocuklarına yakın ilgi ayıp sayılıyor.

Geniş bir aile ve akrabalık kavramına sahip olan Abhazlar için düğünler ve cenazeler önemli sosyal olaylar. Her Abhaz, kökleri yüzyıllar öncesine dayanan bir soya mensuptur. Sayıları binlere ulaşsa bile aynı soya mensup olan ve aynı soyadını taşıyan herkes birbiriyle akraba sayılır ve dolayısıyla aralarında evlenme yasağı vardır. Bu yasağa anne tarafından akrabalar da dahildir. Bayanlar evlendiklerinde soyadlarını değiştirmezler.

Abhazlar’ın kalp atışları müziklerine yansımıştır.

Abhazlarda yaş, her zaman ekonomik durumdan ve sosyal statüden önce gelir. Yaşlılara saygı titizlikle uyulan bir gelenektir.

Abhazya Kafkas dağları ve ülkelerince oluşturulan değerli bir yüzüğün pırlanta taşı gibidir.

Bu ülkenin sahibi olan Apsuva’lar, yani Abhaz’lar onu dünya’nın en güzel köşesi kabul eder ve canlarından çok severler. Gerçekten de Allah’ın özenerek yarattığı bu cennet parçası, eskiden ‘Abhaz Denizi’ olarak adlandırılan Karadeniz’in kıyısında, Asya ile Avrupa arasında, doğu ve batı kültürlerinin kucaklaştığı bir coğrafyadadır.

Abhazya için şairler, seyyahlar ve tarihçiler çok şeyler yazdılar ve söylediler, ancak bunların içinde en anlamlı olanı Tanrı’nın bu güzel vatanı kendilerine nasıl verdiğine ilişkin Abhazların anlattıkları binlerce yıllık hikayedir. İşte o hikaye…

Tanrının Kendisi İçin Yarattığı Ülke

Çok eskilerde bir bahar günü gerçekleşti bu olay. O gün, yerleri ve gökleri yaratan Yüce Tanrının memuru olan dağıtıcı melek yeryüzüne indi ve kendisine verilen emir gereğince insanları toplayarak hepsiyle ayrı ayrı konuştu. Onların huyunu-suyunu, örf-adetlerini iyice inceledikten sonra her halk için layık gördüğü toprakları onlara vatan olarak verdi. Böylelikle kimi halk ormanlarla ya da çöllerle kaplı, kimisi yaylak, bazıları ise denize kavuşan vatan topraklarına sahip oldular.

Toplantı bitiminde herkes yeni vatanlarına gitmek için izin isteyip yollara düşmüşlerdi bile. Dağıtıcı da tam gitmek üzereydi ki adamın biri alana giriverdi.

Gelenin farkına varan dağıtıcı merakla sordu.

‘Sen de kimsin?’
‘Ben Apsuva’yım Tanrının yarattıklarından!’

Dağıtıcı kızgınlık içerisindeydi.

‘Peki şimdiye kadar nerelerdeydin bakalım? Çağrılı olduğunu bilmiyor muydun?’
‘Elbette biliyordum efendim, ama gelemezdim.’
‘Nedenmiş o?’
‘Çünkü tam yola çıkmak üzereydim ki bir Tanrı misafiri kapıma geldi.’

Dağıtıcı bu kez öfke içinde Abhaz’a çıkıştı.

‘Sen önce çağrılı olduğun yere gelseydin be adam! misafiri sonrada ağırlayabilirdin.’
‘Bağışlayın efendim! Ama evime gelen Tanrı misafirini yüzüstü bırakıp buraya gelmem hiç yakışık olmazdı…’
‘Halini anladım ve seni suçlamıyorum, “Aslında dağıtılmayan küçük bir ülke daha var. Ancak Tanrı burasını çok özel yaratıp kendisi için ayırmıştı…’
‘Durumunu Yüce Tanrı’ya mutlaka ileteceğim. Şimdilik senin için yapabileceğim tek şey bu!

Ertesi gün yeniden gelen dağıtıcı, Abhaz’a , ‘Davranışın Tanrının çok hoşuna gitti… Ulu Tanrı kendisi için ayırdığı toprağı sana bahşediyor!’ der…

Tanrı kendisi için yaratmış olduğu bu cennet köşesini Apsuva’ya vatan olarak vermiş oldu.

O günden beri Apsuva’lar Tanrı’nın sözüne harfiyen uydular bu güzel topraklara ‘APSINI’ adını verdiler ve APSUVARA diye adlandırdıkları örf-adetleri ve örnek kültürlerini oluşturdular.

Ülke ılıman iklimi nedeniyle deniz turizmi için elverişlidir.

Başlıca gelir kaynağı turizmdir. Abhazya tam anlamıyla bir turizm cennetidir. Doğal güzelliği sayesinde ülkeye yurt dışından çok fazla sayıda turist çekmektedir. Kimi insanlar Abhazya için; İnsanın ölmeden önce kesinlikle görmesi gereken yerlerden biri olduğunu söyler. Tkuarçal bölgesinde dünyanın en iyi kömürleri üretilmektedir. Tarihte de en eski İpek Yolunun denize açılan kapısı olan Abhazya, zengin kömür havzasına ve değerli mermer yataklarına sahiptir. Abhazya’daki ağaç çeşitliği nedeniyle bu zamana kadar önemli bir gelir kaynağı olan ağaç ürünleri sektörü, son zamanlarda ormanların koruma altına alınmasıyla askıya alınmıştır.

Karadeniz’in kuzey doğu kıyısında 240 kilometrelik sahil şeridi boyunca uzanan Kaf dağının ardındaki cennet ülke… 1991 yılında Sovyetler Birliği dağılıncaya kadar masal ülkesi idi. Kuzeyde Rusya güneyde Gürcistan’ın Svanetya ve Migrelya bölgeleri ile komşu dağlarda denize doğru inen dik yamaçlar ormanlarla kaplı.

Ülkenin yüzde 74’ü dağlık. Karlı zirveleri ile ihtişamlı Kafkas dağları ülkeyi sert kuzey rüzgarlarından korur.

Başkent Sohum. Para birimi olarak Rus Rublesi kullanıyor. Yüzölçümü 8600 kilometrekare.

Ülkede Abhazlardan başka Ruslar, Gürcüler, Megreller, Türkler, Svanlar ve Yahudiler bulunuyor.