Çerkes Sürgünü


21 Mayıs: Geçmişin Gerçekleri, Geleceğin Olasılıkları...

Geçmişin gerçekleri geleceğin olasılıklarını belirler. Geçmişi ne kadar iyi bilirseniz, ne kadar iyi anlar ve ne kadar doğru tanımlarsanız gelecek kurgunuzu da o kadar iyi ve doğru yaparsınız. Bu yüzden, 21 Mayıs’la simgelenen savaş ve sürgünle bütünleşik tarihin nasıl ve ne kadar bilindiği, nasıl algılandığı ve nasıl anlamlandırıldığı hayati derecede önem taşır.

2020-05-16

İyiye Gidiyoruz...

Umudumuz var. Yavaş yavaş anavatana dönüp yeni hayatlar kurmaya başladık. 150 yıldır bizi yok sayan tarih, şimdi göz kırpıyor. Tarih bizi hatırladıkça, biz tarihimizi hatırladıkça, umudumuz var..

2014-12-19

Sürüldük Ey Tarih, Unutma Bizi...

Umudumuz var. Yavaş yavaş anavatana dönüp yeni hayatlar kurmaya başladık. 150 yıldır bizi yok sayan tarih, şimdi göz kırpıyor. Tarih bizi hatırladıkça, biz tarihimizi hatırladıkça, umudumuz var.

2014-05-20

21 Mayıs: Unutmadık, Unutmayacağız

Trajik bir sürgünün çocukları olan bizler yaşadıklarımızı unutmadık. Unutmayacağız. Anavatanımız Kafkasya bugün de uluslararası güç oyunlarının merkezi halinde; hala savaşlar ve sürgünler yaşıyoruz. Diyasporada asimilasyona karşı kimliğimizi korumakta zorluk çekiyoruz. Dilimizi, kültürümüzü, kimliğimizi her geçen gün biraz daha yitiriyoruz. Diyasporadaki Çerkesler adına, dünyaya (tüm halklara, ülkelere ve uluslararası örgütlere) sesleniyoruz: Varlığımızı (dilimizi, kültürümüzü ve kimliğimizi) korumamız için bize destek olun. Vubıhça gibi diğer Kafkas dillerinin de yok olmasına izin vermeyin.

2011-09-03

500 Cesur Yürek Aranıyor

Geleceği kazanmak için 500 cesur insan arıyoruz. Abhaz-Abazin, Adige, Wubıh, 500 ‘Çılgın Çerkes’… 20 Mayıs 2011 sabahı “Dönüş” adlı gemiyle yola çıkarak 21 Mayıs sabahı güneşi Sohum’da selamlayacak 500 iyi insan arıyoruz. Sürgün ağıtımızı denize bırakıp dönüş şarkımızı söyleyecek 500 güzel insan… 500 insan arıyoruz, anavatana dönüşümüze öncülük edecek. Vakit geldi, yolumuz açık. Şans bizden yana, cesaret bizden ola. … Daha yüzelli yıl evvel, imparatorluklar çağının güç savaşlarına kurban olan bir halkız.

2010-04-13

21 Mayıs'ı Nasıl Anmalı

Değerli Dostlar, İstanbul’daki 21 Mayıs anma programı ile ilgili olarak 24 Mart akşamı İstanbul Kafkas Kültür Derneği’nde yapılan hazırlık toplantısındaki değerlendirmeler ışığında, kişisel düşüncelerimi ve önerilerimi aşağıda dikkatinize sunuyorum; İÇERİK HAKKINDA Bu yılki 21 Mayıs anması, ABD ve Gürcistan’ın Rusya’yı siyaseten köşeye sıkıştırmak ve Kuzey Kafkas halklarını (Abhazlar ve Osetler dışındakileri) yanına çekmek için sürgünü siyasi araç olarak kullanma stratejisi nedeniyle ayrı bir önem ve hassasiyet kazanmıştır. ABD ve Gürcistan diyasporayı da kendi stratejisi doğrultusunda etkileme çabasındadır.

2010-03-25

Kuşların Vurulduğu Gün

Pencereden, eski limana (şimdinin Muhaceret Parkı’na), palmiye ve okaliptus ağaçlarına ve ardındaki Karadeniz’in dipsiz mavisine bakıyorduk. Bu eski liman, 1864’de yenilgimizle sonuçlanan büyük savaştan sonra, çoğumuzun köhne gemilere doldurulup Osmanlı yurduna sürüldüğümüz yerdi. O ‘kalanlar’ı, ben ise ‘gidenler’i temsil ediyorduk. -Savaş olacak. Ne yapsak bundan kaçamayız, dedi. Daha önce haftada bir yaptığımız görüşmeler, gerginliğin iyice tırmanması üzerine sıklaşmıştı. Bu yılın Temmuz’u önceki yıllara göre daha nemli ve daha sıcaktı. Arada bir bardaktan boşanırcasına yağan yağmur, aynı hızda buharlaşıyor, yerini boğucu bir nemli-sıcağa bırakıyordu.

2006-03-29

Düşlerimizi ve Şarkılarımızı Geri İstiyoruz

21 Mayıs'ı anmanın amacı vardır. DÇP 21 Mayıs'ı (savaşı ve sürgünü) hatırlamayı, tarihi sorgulamanın, dünden bugüne bir insanlık suçunun ifade edilişinin, haksızlığa karşı hak aramanın yanısıra, bir kimlik tanımlaması ve bugüne dair taleplerin dile getirilmesi olarak gördü. Ve bu kimlik tanımlamasını ve taleplerin ifadesini, gizli-saklı, kıyıda-köşede değil tam da kamu alanına çıkarak yapmayı seçti.

2003-08-03

21 Mayıs, DÇP’nin Duruşu ve Yarınlar...

21 Mayıs'ı anmanın amacı vardır. DÇP 21 Mayıs'ı (savaşı ve sürgünü) hatırlamayı, tarihi sorgulamanın, dünden bugüne bir insanlık suçunun ifade edilişinin, haksızlığa karşı hak aramanın yanısıra, bir kimlik tanımlaması ve bugüne dair taleplerin dile getirilmesi olarak gördü. Ve bu kimlik tanımlamasını ve taleplerin ifadesini, gizli-saklı, kıyıda-köşede değil tam da kamu alanına çıkarak yapmayı seçti.

2003-06-02